SON DAKİKA
Hava Durumu

KADIN İNSAN

5n1k köşe yazarımız Sevgi Yavuz yazdı...

Haber Giriş Tarihi: 24.01.2025 21:11
Haber Güncellenme Tarihi: 24.01.2025 21:15
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursa5n1k.com
KADIN İNSAN

“Hiçbir bitki bitkileşmez, hiçbir hayvan hayvanlaşmaz; lakin insan insanlaşır; zira ancak insan kendi mertebesine ait yetileri ve yetenekleri gerçekleştirdikçe, geliştirdikçe insan olur. Dolayısıyla insanlık olan/olunan bir şeydir.” der Cündioğlu. Bu topraklarda insana dair düşündüğümde nedense hep aynı noktada nefeslenirim epeyce: Kadın… Ama birilerinin karısı, kızı, bacısı, anası olma rollerinden soyunmuş, yalnızca “kadın.” 
İngiliz yazar ve şair William Golding şöyle der: “Kadınlar erkeklerle eşit oldukları konusunda aptalca bir mücadele sergiliyorlar. Aslında kadınlar erkeklerden her zaman daha yüce ve büyüktürler. Kadına her ne verirseniz, kadın onu büyütür ve çoğaltır. Eğer kadına sperm verirseniz, size çocuk verir. Eğer ona bir ev verirseniz, size bir yuva verir. Eğer ona sebze verirseniz, size yemek verir. Eğer ona gülücük verirseniz, o size kalbini verir. Kadın her şeyi misliyle çoğaltır ve size verir. Eğer yanılıp da ona çer çöp verirseniz, karşılığında tonlarca pislik almaya hazır olun”
Gündelik hayatta tecrübe ettiklerimiz ve gözlemlerimiz Golding’i haklı çıkarır, hatta dilimizdeki “Yuvayı dişi kuş yapar.” atasözümüz bu gerçeği vurgular niteliktedir. 

Bu konuda az-çok mürekkep yalayanlar bilir ki tarım öncesi topluluklarda beslenme, barınma veya korunma gibi tüm eylemlerin başarısı kadın erkek tüm bireylerin birliğine bağlıydı. Antropolojik araştırmalar bu birlikteliği destekler şekilde kadınla erkeğin bedensel özellikleri arasında güç ve çeviklik bakımından ciddi farklılıklar bulunmadığını göstermektedir. En basit haliyle tek ayrım kadının çocuk doğurma ve yetiştirme yeteneğidir. Çocuk yetiştirme sürecinde bir yandan yiyecek ararken yaşanılan bölgeyi ve araziyi tanıma, başka topluluklarla iletişim kurma görevleri de devam ederdi. Erkek dışarıda avlanırken bitki toplayan, çanak-çömlek yapan, çocuk bakan kadın, tesadüfen de olsa tohum gelişimini keşfetti; kendini ve çocuklarını besleme ve yabani hayvanlardan koruma maksadıyla ateşi sürekli kullanması ile de kadın sayesinde tarımın geliştiğine inanılır. 
Bilindiği üzere her devrim önce kendi çocuklarını yer: gelişen tarım ve sonrasında hayvancılık erkeğin fiziki gücüne ve kadının doğuracağı çocukların işgücüne ihtiyacı doğurdu ve kadınlar dört duvar arasında kalmaya mahkum edildi. Bu sonuç kadının “ Doğurgan ve zayıf” doğasından çok aile ve toplumun ekonomisine katkısı ile ilgilidir.
Tek tanrılı dinlerin hepsinde ruhun ölümsüzlüğü, hesap gününün varlığı mutlaktır. Dünya hayatında nefsini terbiye ederek olgunlaşması, Tanrının bu dünyadaki temsilcisi olarak ona yaraşır hale gelmesi gerekir. Beden denen kafesten kurtulacak olan ruh yaptığı ve yapmadıklarının sonucunda cennet ya da cehenneme gidecektir. Sınanacak olan ruh ise: bir insanı kendi bedeninde büyüten, kanını canını paylaşan, bedenini yararak dünyaya getirdiği et yığınını insana dönüştürmek için gece gündüz emek veren ve en önemlisi her şeye rağmen bu varlığı karşılıksız seven bir ruh ile bunların hiçbirini yaşayamayan ruhun eriştiği olgunluk bir olabilir mi? Peki bunların hepsini bildiği halde kadınlarını ikinci plana iten, döven, söven, öldüren biri “insan” sayılabilir mi? Hem bilimsel tespitlere hem de inancının gereğine sırt çeviren bir toplumda ahlak, vicdan, adalet aranabilir mi ? Kuş dediğin tek kanatla uçabilir mi? İnsanlık olunan bir şeyse, bu mertebeye kadından daha fazla yakışanı olabilir mi?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.