Bu konuyu mantıklı bir zemine oturtabilmek adına oldukça geçmişe gitmemiz gerekecek. Biz, Homo sapienslerden bile önceye!
İnsanlığın ilk var olduğu kıtaya, yani Kuzey Afrika dolaylarına gitmemiz gerekiyor. Çünkü mevcut araştırmalar ve bulgular tam olarak buradan başlıyor. İnsana insan diyebildiğimiz zamanlarda Afirka yine aynı şekilde sıcak bir iklimdi. Yani insanlar soğuktan korunmak adına çok bir çaba sarfetmiyordu.
Üreme
İnsanların kıyafet giymemeleri, kişilerin çiftleşebilme dönemine geldiğinide gösteriyordu. Cinsel uzuv bölgelerinde kıllanma, adet olma, erekte olma gibi üreyebilme sinyallerini insanlar birbirlerine bu şekilde gösterebiliyorlardı. Geçmiş ve bugüne baktığımzda her canlının, ki buna biz insanlar da dahiliz, dünyada 2 içgüdü ile hareket ettiğimiz düşünülür. Birincisi hayatta kalmak, ikincisi ise üremek.
Hayatta kalma
Üreme kısmı ve kıyafet ile ilişki kurabildiğimize göre, diğer kısıma geçebiliriz. Hayatta kalmak! Az öncede bahsettiğimiz gibi o zaman ki yaşayan insan ırkları, yaşadıkları coğrafyadan ötütü kıyafet giymeseler dahi hayatta kalabiliyorlardı. İklim sıcaktı, hayatta kalmak için avlanmaları, avlanmları için koşmaları gerekiyordu. Her maddede olduğu gibi insanlarda da bir enerji açığa çıkacaksa, sıcaklıkta beraberinde geliyor. Avlanırken koşan insanlar, zamanla vücut kıllarını kaybedip, daha fazla ter bezi edindiler.
Zorunlu giyinme göçü
Fakat insan ırkları kuzeye doğru ilerlemeye başladıkça havalar gittikçe soğudu. Artık insanların hayatta kalabilmesi adına sadece avlanmaları yetmiyordu. Aynı zamanda ısınmaları da zaruriyet göstermişti. Bu yüzden bilim camiası giyilen ilk kıyafetlerin bu döneme tekabul etmesi gerektiğini düşünüyor.
En güçlü kanıt
Pediculus humanus ismi verilen bit, bize ne zaman giyinmeye başladığımız konusunda bilgi veriyor. Kıyafet biti olan bu bit, bize ne zamandan itibaren giyindiğimizi açıklayabiliyor. Bu mevzu bahis bitin ise ilk defa, 170.000 yıl önce evrimleştiği açıklandı. Yani bu da, 170.000 yıl önce bir kıyafet olduğunu anlatıyor.