Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yoğun programları sürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜYAP Fuar Merkezi'nde Dünya Müslüman İş Alemi MÜSİAD Fuarı ve Uluslararası İş Forumu Kongresi'nde konuştu.
Burada 88 ülkeden gelen iş insanlarına hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetten ekonomiye kadar birçok konuda önemli açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide verdiği mesajlarda ise zor günlerin geride kaldığının altını çizdi.
"En zor günlerin artık geride kaldığını sizlerle paylaşmak isterim" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devam eden açıklamasında öne çıkanlar şöyle;
"TÜRK EKONOMİSİ FIRTINALI SULARDAN SERİN SULARA DOĞRU YOL ALMAKTADIR"
Milli gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz. Eylül ayında istihdam edilenlerin sayısı yıllık bazda 1 milyon 129 bin kişi artarak 32,8 milyon kişiye çıktı. Deprem bölgesinin imarı ve ihyası için yaptığımız harcamaların toplam değeri 72 milyar dolara yaklaştı. Geçen sene deprem etkisine rağmen milli gelire oranla yüzde 5,2'de tuttuğumuz bütçe açığını bu sene yüzde 4,9'a indirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığını 2025 yılında yüzde 3,1'e indirecek ve dezenflasyona maliye politikası kanalıyla da çok güçlü destek vereceğiz. Türkiye ekonomisi 17 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ediyor. Milletin refahı, huzuru, geçim sıkıntısı yaşamaması bizim en büyük önceliğimizdir. Bu konuda hiçbir zaman taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Daha fazla para kazanmak, kar elde etmek için milletin lokmasına uzanan elleri kırmakta en küçük bir tereddüt göstermeyeceğiz. Türk ekonomisi fırtınalı sulardan artık serin sulara doğru yol almaktadır.
"RÜZGARI ARKAMIZA ALACAĞIZ"
Dünyada ve bölgemizde fevkalade hadise olmazsa Allah'ın izniyle bundan sonra rüzgara karşı değil rüzgarı arkamıza alarak yürüyeceğiz. Bölgemizdeki çatışmalar, krizler, sorunlar çözüme kavuştukça Türkiye ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacaktır. Kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini daha fazla toplayacağız. İstikrar ve güven ortamını koruduğumuz müddetçe yolumuz da bahtımız da daima açıktır.
"MİSAFİRLERİMİZE, MÜSLÜMAN İŞ DÜNYASININ KIYMETLİ ÜYELERİNE TÜRKİYE'YE HOŞ GELDİNİZ DİYORUM"
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin düzenlediği Dünya Müslüman İş Alemi Fuarı ve Uluslararası İş Forumu Kongresi vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. MÜSİAD başta olmak üzere, bu fuarın ve forumun tertibinde emeği geçen, katkısı ve desteği bulunan herkesi yürekten tebrik ediyorum. İslam coğrafyasının farklı köşelerinden fuarı ve kongreyi teşrif eden muhterem misafirlerimize, Müslüman iş dünyasının kıymetli üyelerine, Türkiye'ye hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.
"88 ÜLKEDEN İŞ İNSANLARI BİR ARADA"
"Küresel Ticaret Burada" sloganıyla düzenlenen MÜSİAD EXPO fuarının bu sene 20'ncisini icra ediyoruz. Salı günü başlayan ve bugün sona erecek fuara ülkemiz içinden ve yurt dışından ilginin gayet yoğun olduğunu görüyorum. Fuar vesilesiyle 88 ülkeden iş insanları, sanayiciler ve yatırımcılar bir araya getirildi. Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda tarım ve savunma sanayii firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz.
"HEDEF, 1 MİLYAR DOLARLIK TİCARİ İŞ BİRLİĞİ HACMİ"
Bu gurur verici tablo, Türk ekonomisinin kapasitesi yanında çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referanstır. 24 sektörden 300'ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef 1 milyar dolarlık ticari iş birliği hacmine ulaşmaktır. Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu rakamın da üzerine çıkıldığına inanıyorum. Artık bir MÜSİAD klasiği haline dönüşen bu başarılı organizasyon dolayısıyla derneğimizin yöneticilerini tek tek kutluyor, etkinliğin bugünlere gelmesine katkı veren herkesi şükranla yad ediyorum. Gerek katılımcılar gerek fuarda sergilenen ürünler gerekse etkiler noktasında göz doldurucu bir içeriğe sahip MÜSİAD EXPO'nun yoluna güçlenerek devam edeceğini ümit ediyorum.
"KOMŞULARIMIZA SAHİP ÇIKAN BİZ OLDUK"
Uluslararası İş Forumu'nun insani ve iktisadi boyutuyla göç teması altında tertiplenmesi de ayrıca takdire şayandır. Forumda yapılan tartışmaların da hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada şu hususun altını öncelikle çizmek isterim: Göç konusu sadece bizim gibi geçiş güzergahındaki ülkeler için değil, gelişmiş, gelişmekte olan fark etmeksizin tüm dünya için günümüzün en hassas meselelerinden biridir. Türkiye açısından göç, dünyanın birçok ülkesine kıyasla çok daha eski bir kavramdır. Biz gerek coğrafi konumumuz gerekse beşeri ve kültürel bağlarımız sebebiyle tarih boyunca göç hareketlerine muhatap olmuş bir ülkeyiz. Osmanlı Devleti'nin toprak kayıpları 19. yüzyıldan itibaren hızlanınca Kırım'dan, Kafkaslar'dan ve Balkanlar'dan yoğun göçler aldık. Son iki asırda başı dara düşen, sürgüne uğrayan soydaşlarımızı muhabbetle bağrımıza bastık. Müslümanlarla birlikte gün oldu Musevi ve Hıristiyanlara da kapımızı açtık. Birinci Körfez Savaşı'nda Kuzey Irak'ta zulüm gören Kürt kardeşlerimiz gibi 2011 yılından itibaren Suriye'deki iç savaştan kaçan komşularımıza da sahip çıkan biz olduk. Meselenin bir diğer boyutu ise şudur. 1960'lardan başlayarak yüz binlerce insanımız İstanbul Sirkeci tren istasyonundan davulla, zurnayla uğurlanarak gurbet trenlerine bindi. Acı vatan dedikleri Almanya'ya daha sonra da Belçika, İsviçre ve diğer Avrupa ülkelerine iş için, ekmek için, rızıklarını kazanmak için gitti.
"TÜRKİYE, İLLEGAL GÖÇ AKINLARIYLA MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEK"
Bugün çoğu Suriye'den 3,5 milyon civarında yerlerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Yine bugün kahir ekseriyeti Almanya'da olmak üzere Avrupa'nın farklı ülkelerinde 6 milyonu aşkın kardeşimiz hayatlarına devam ediyor, yaşadıkları ülkelerin ekonomisine önemli katkılar sunuyor. Aziz kardeşlerim, tüm bunları şunun için söylüyorum. Göç ve göçmenlik olgusuna aşina bir milletiz. Hem uzun yıllar farklı kaynaklardan göç almışız hem de vatandaşlarımızı göçmen olarak farklı ülkelere göndermişiz. Bu tecrübe son yıllarda iş çevrelerimiz dahil milletimizin farklı kesimlerini meşgul eden göç meselesini daha sağlıklı bir zeminde değerlendirmemize imkân sağlıyor. Bakınız, kimi ülkeler göçmen konusuna sadece menfaat penceresinden yaklaşabilir. Kimi ülkeler bunu etnik ve kültürel bir tehdit olarak ele alabilir. Kimileri ise bu meseleyi sadece güvenlik ekseninden okuyabilir. Ama biz Türkiye olarak göç olgusuna çok boyutlu bir şekilde, özellikle insani değerleri merkeze alan bir yaklaşımla bakmak zorundayız. Şimdiye kadar sayısız toplantıya, araştırmaya, sempozyuma konu olan bu meseleyi bütünlükçü bir anlayışla okumak, buna göre doğru, kalıcı ve uzun vadeli politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. Göç başlığı her açıldığında konuyu hemen düzensiz göçle mücadele parantezine alıp güvenlikleştirmek doğru bir tavır değildir. Düzensiz göç baskısıyla yüzleşen her devlet gibi elbette Türkiye de illegal göç akınlarıyla mücadelesini tavizsiz sürdürecektir. Hudutlarımızın güvenliğini, namusumuz bilip koruyacağız. İlave tedbirlerle daha da tahkim edeceğiz.Aynı şekilde kayıt dışılığın sıfırlanmasına yönelik kararlı politikalarımızdan geri adım atmayacağız.
"KÜRESEL EKONOMİDE YAVAŞ VE DENGESİZ TOPARLANMA"
Salgınla beraber küresel ekonomi ve ticaret, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük şoklarından birini yaşadı. Rusya-Ukrayna savaşı, fiyat baskıları küresel ekonomide yavaş ve dengesiz toparlanmaya yol açtı. Ticarette artan korumacılık ve bölgemizde bir türlü sonlandırılamayan çatışmalar küresel ekonomiyi yeni risklerle karşı karşıya bırakıyor. Küresel ekonomi 2023 yılında yüzde 3,3 büyüyerek tarihi ortalamalarının altında bir performans gösterirken ticaret hacmi ise yüzde 1,1 oranında küçülttü.
"ESKİ TÜRKİYE'Yİ NASIL UNUTABİLİRİZ"
Türkiye 22 yılda istikrar ve güven ortamının bir ülke ekonomisi açısından ne olduğunu yaşayarak öğrenmiştir. Başbakanın önüne fırlatılan anayasa kitapçığının Türkiye ekonomisine yüklediği faturayı nasıl unutabiliriz? Sermayenin renklere bölündüğü kara günleri nasıl unutabiliriz? İnancı, başörtüsü, siyasi görüşü dolayısıyla insanımızın kendi vatanında parya olarak göründüğü eski Türkiye'yi nasıl unutabiliriz? Son 22 yılda istikrar ve güven zemininde umutların nasıl büyüdüğüne engellerin nasıl aşıldığına, Türkiye'nin nasıl köklü değişim yaşadığına aynı şekilde hep beraber şahitlik ettik. İstikrar ve güven ortamının üzerine iş çevrelerimizin bu bakımdan titremesi gerektiğini düşünüyorum. Geçtiğimiz hafta CHP'nin devrik genel başkanının mahkeme salonunda savurduğu hakaretler, Türkiye'nin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl uçurumun eşiğinden döndüğünü ortaya koymuştur. Bu zatın genel başkanlığı döneminde Türkiye'ye yatırım gelmesin, Türk ekonomisi düze çıkmasın diye kendini nasıl paraladığını, ülkemizi nasıl kötülediğini, yurt dışına şikayet ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.
"CHP'NİN TÜM DERDİ CUMHURBAŞKANI VE GENEL BAŞKAN ADAYI"
Bugün seçim ve kurultay kaybetmenin öfkesiyle sağa sola sataşması, eski ittifak ortaklarına edepsizce saldırması hançer siyasetinin bunların genetiğine işlediğinin apaçık kanıtıdır. Hakim ve savcıları cezaevi kapılarında küstahça tehdit etmenin bir muhalefet geleneği olduğunu CHP'nin yeni yönetimine baktığımızda çok net görüyoruz. Kavga gürültü hiç eksik olmuyor. Yönettikleri şehirlerde trafik sorunu katlanılmaz boyutlara ulaşmış, depremle ilgili hiçbir adım atılmamış. Meydanlarda vatandaşa verdikleri sözlerin hiçbiri tutulmamış. Belediyelerde yolsuzluk, işbilmezlik almış başını gitmiş. Varsa yoksa cumhurbaşkanı adayı kim olacak, genel başkanlık koltuğuna kim oturacak, tüm dertleri bu. Türkiye'nin bunlarla kaybedecek vakti de enerjisi de yok. Biz kızıl elmamız olan 'Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmenin derdindeyiz. Son 22 yılda sizlerle el ele, yürek yüreğe vererek nice zorluğun, sıkıntının, badirenin üstesinden geldik. İş dünyamızın Türkiye'ye en iyi şekilde hizmet edilmesi için daima yakın istişare içinde olduk. Dünün sorunları bugün nasıl ortadan kalktıysa inancım ve duam odur ki, bugünün sorunları da geleceğe taşınmayacak, çözülecek ve inşallah tarihin tozlu sayfalarına karışacaktır.
"İNŞALLAH YİNE BAŞARACAĞIZ"
İnşallah yine başaracağız. Hükümet olarak MÜSİAD'ın temsilcisi olduğu reel sektörümüzün nabzını tutacak, kalp atışlarını dinleyecek bize düşen ne ise imkanlarımızı zorlama pahasına da olsa inşallah yerine getirmeye çalışacağız. Ülkemiz, milletimiz, vatanımız, toprağımız adına hepsinden önemlisi geleceğimiz adına çok büyük işlere sizlerle birlikte imza atacağız. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun diyorum.