MERVE DENİZ EKİCİ / BURSADA BUGÜN
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Bursa Şubesi, yapı denetim sistemini ve yapı denetim firmalarını yakından ilgilendiren gelişmeler hakkında BAOB'ta basın toplantısı gerçekleşti.
"DENETİM SÜRECİ KÖKLÜ BİR DEĞİŞİME ZORLANMAKTADIR"
YDKB Derneği Bursa Şube Başkanı Esra İnhanlı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca hazırlanıp 18.11.2024 tarih ve 76 sayılı "Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" kanunda 4708 sayılı yapı denetim kanununda uzun zamandır yapılacağını bekledikleri maddeler olduğuna değinerek sözlerine başladı. İnhanlı, "Türkiye'nin deprem gerçeği, özellikle geçtiğimiz yıl Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve binlerce insanımızın hayatını kaybettiği büyük felaketle bir kez daha hatırlanmıştır. Ülkemiz, jeolojik yapısı nedeniyle yüksek risk taşıyan bir deprem bölgesidir ve yapı denetim sistemi, bu risklerle başa çıkabilmek için en önemli unsurlardan biridir. Söz konusu taslak özellikle "Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500m² kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşu ile, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle, yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilir." maddesi ile denetim sürecini köklü bir değişime zorlamaktadır" şeklinde açıklamalarda bulundu.
"ELEKTRONİK DAĞITIMIN EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI DURUMLAR OLUŞACAK"
İnhanlı, "500m2 altındaki işlerin parsel bazında değil de sözleşme bazında yapı müteahhidince seçtirilmesi amacından sapmış bir uygulamadır. Bu uygulama ile örneğin parselinde 500 m2 altında 10 tane villa inşaatı yapacak bir yapı sahibi /yapı müteahhidi işi elektronik dağıtıma tabi tutmadan istediği yapı denetim firması ile anlaşmaya varabilecek. Bu durumdaki işler aynı zamanda yapı denetim firmasının dağıtım puanı dışında kalarak elektronik dağıtımın eşitlik ilkesine de aykırı bir durum oluşturacak. Bu durum ayrıca imar kanunda da geçen 200m2 altı yapıların TUS dediğimiz teknik uygulama sorumluluğu ile denetim altına alınması kuralına da ters düşmektedir. TUS uygulaması parsel bazındaki toplam inşaat alanına göre yapılırken yapı denetim uygulamasının sözleşme bazında olması 3194 sayılı imar kanunu ile 4708 sayılı yapı denetim kanunun birbiri ile çeliştiği anlamına gelmektedir" açıklamalarıyla kanun teklifinde öne sürülen gerekçe ile kanun teklifinin çeliştiğini dile getirdi.
"BU TASLAK DENETİMSİZLİĞİN ÖNÜNÜ AÇABİLİR"
Gerekçeleri oluşturulması aşamasında Yapı Denetim Kuruluşlarının dinlenip dinlenmediğini merak ettiklerini belirten İnhanlı, "Yoksa Yapı denetim firmalarının da zaten gerekçe de belirtildiği gibi uzak mesafeli küçük işlerdeki geliri karşılamayacak derecede düşük bedeller için bir önerisi muhakkak olmuştur. Ayrıca şunu da belirtmek isteriz ki saha da yaşanan saldırıların sebebi %90 oranda yapı müteahhidince Yapı denetim personeli tarafından tespit edilen aykırılığın düzeltilmek istenmemesinden kaynaklanmaktadır. Yoksa bizler, yapı sahibi ile yapı müteahhitini denetlemek üzere yaptığımız hizmet sözleşmelerini önceden oluşan bir husumet üzere ret etmiyoruz. Dolayısı ile Bu yeni düzenleme, yapı denetim kuruluşlarını müteahhitlerin seçmesine olanak tanıyarak tarafsız denetimi ortadan kaldırmaktadır. Yapı denetim sisteminin, kamu güvenliğini temin etmeyi amaçlayan bir kamu hizmeti olduğunu unutmamalıyız. Bu düzenleme, denetim mekanizmasının bağımsızlığını yitirmesi, adaletli eşit iş dağılımı ve sektörde şeffaflık ilkesinin zedelenmesi anlamına gelmektedir. Elektronik dağıtımın çıkma gerekçesini hiçe sayacak bu taslak denetimsizliğin önünü açarak toplumsal can güvenliğimizi tehdit eder hale gelecektir" ifadelerini kullandı.
"CEZA VERME YÖNTEMİNİN SEÇİLMESİ AYRI BİR HAKKANİYETSİZLİKTİR"
İnhanlı, "Getirilen en büyük yenilik, sektörde yer alan bütün aktörlerin sistemin en büyük sorunu olarak üzerinde konsensüs sağladığı yapı denetim kuruluşu ile yapı müteahhitleri arasında mevzuata aykırı bir şekilde kurulan ticari bağ nedeniyle ortaya çıkan denetim zafiyetini ortadan kaldırmaya yönelik olarak hangi yapıda hangi yapı denetim kuruluşunun görevlendirileceğinin Bakanlıkça elektronik ortamda belirlenmesidir. Şimdi ne oldu da sektörün en büyük sorunu olarak tabir edilen ve mevzuata aykırı bir şekilde kurulduğu düşünülen bu ticari bağ yeniden oluşturulmak isteniyor. Ticari bağ ile birlikte oluşan denetim zafiyetinin önüne geçmek için yapı denetim firmalarına ceza verme yönteminin seçilmesi de ayrı bir hakkaniyetsizliktir" açıklamalarıyla denetimsizliğin önünün açılabileceğini vurguladı.
"BU KANUN MADDESİ İÇİN BİR AÇIKLAMA BORÇLULAR"
Taslakta ifade edilen bir diğer madde olan yapı denetim firmalarına uygulanacak cezalar hakkında açıklamalarda bulunan İnhanlı, "Elbette işini doğru yapmayan her kurum, kuruluş kişi cezalandırılmalı. Ama itiraz ettiğimiz maddeyi okumak istiyorum. "Yapı denetim kuruluşunun, bu Kanun ve ilgili mevzuat ile kendine verilen görev ve sorumluluğu yerine getirmemesi nedeniyle, denetim sorumluluğunu üstlendiği yapının taşıyıcı sisteminde en geç yapı kullanma izin belgesi aldıktan sonra onbeş yıl içinde veya yapım aşamasında çevresinde yer alan binanın taşıyıcı sisteminde onarılamaz düzeyde yapısal bir hasarın oluşması halinde, Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça yapı denetim kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir ve teminatı irat kaydolunur." Bu maddede belirtilen, Yapı denetim firması kendi denetlediği bina dışında çevresinde yer alan bir yapının taşıyıcı sisteminin onarılamaz bir hasar görmesinden nasıl sorumlu tutulabilir? Yapı Denetim personelinin bir şantiye şefi olmadığı, bitmiş imalatı kontrol etmekle görevli olduğu, yapım aşamasında oluşan hasar sırasında da bu gerekçe ile saha da olmayabileceği biliniyor iken, denetim firmasını belgesini iptal ettirmek ve teminatına el koymak derecesinde suçlu kılan şey nedir? Bu kanun maddesini teklif edenler bize bir açıklama borçlular diye düşünüyoruz" dedi.
"BU ADIMLAR DENETİMİN TARAFSIZLIĞINI ORTADAN KALDIRACAKTIR"
İnhanlı, "Türkiye genelinde yaklaşık 2500 yapı denetim firması faaliyet göstermektedir. Bu firmalar, sadece güvenli yapılaşmayı sağlamakla kalmayıp, ekonomiye ve istihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Yapı denetim sektörü, binlerce mühendise, mimara ve teknik personele istihdam sağlamakta, ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı yoldan değer katmaktadır. Böylesine önemli bir sektörün zayıflatılması, ekonomik ve sosyal açıdan telafisi zor sonuçlar doğuracaktır. Yapı denetim sisteminin kamu güvenliğini koruma misyonuna rağmen, böylesine bir düzenlemenin hayata geçirilmek istenmesi, kamu yararını hiçe sayan ve sektörü karmaşaya sürükleyen bir yaklaşımı göstermektedir. Bu çelişkili adımlar, yapı güvenliğinin sağlanmasında büyük riskler yaratacak ve denetimin tarafsızlığını tamamen ortadan kaldıracaktır" açıklamalarıyla bu düzenlemenin vatandaşın can güvenliğine verilen önemin hiçe sayıldığını belirtti.