Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı sanık kürsüsünde! İşte ilk sözleri
Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı sanık kürsüsünde! İşte ilk sözleri
İstanbul'da bebekleri haksız kazanç sağlamak için anlaşmalı hastanelere sevk eden ve ölümlerine neden oldukları iddia edilen Yenidoğan Çetesi'nin yöneticileri ve üyeleri, 47 sanıkla birlikte yargılanıyor. Örgüt lideri Fırat Sarı savunmasını yapmaya başladı.
Haber Giriş Tarihi: 23.11.2024 11:15
Haber Güncellenme Tarihi: 23.11.2024 12:12
Kaynak:
HABERLER.COM
İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden oldukları iddia edilen Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22'si tutuklu, toplam 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması 6. gününde sürüyor.
RENKLİ BİR GÖMLEK GİYMİŞ
Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmada gazeteciler ve avukatlar yerlerini aldı. Adı çetenin lideri olarak anılan Fırat Sarı, salona getirildi. Sarı'nın mavi ve yeşil kareli bir kışlık gömlek giydiği görüldü. Mahkeme Başkanı Sarı'ya sorular yöneltti:
"TEK AMACIM MADDİ GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASI"
Mahkeme başkanı: Hakkında "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "Nitelikli dolandırıcılık", "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "Resmi belgede sahtecilik" suçlamaları var. Bunlara ne diyeceksin?
Fırat Sarı: Sayın başkan yaklaşık 2 ay önce savcı tehdit olayından sonra kamuoyunda yoğun tepkiler artınca avukatlarım ayrıldılar. Bir süre önce memleketimden 2 avukat geldi onlar katılmak istedi ama hazır olmadıklarını söylediler. Ben bu olaylar çıktığından beri tek amacım maddi gerçeğin ortaya çıkması için elimden geleni yapmak. O yüzden savunma yapmak istiyorum.
Bu iddianame kapsamında olan bir şey değil, özellikle davacı tehdidinden dolayı toplumun etkilendiği bir durum oldu. Buraya gelmek çok istedim ama hayata dair pek umudum kalmadı. Öyle şeyler çıktı ki, akış hayal gücüne sığmayacak durumlara vardı.
Bütün hesaplarıma bakılsın. Sümeyye ve Mehtap dün söylediler, benim onlara borcum var. Çok fazla para harcıyorlar diye, para kontrolleri olsun diye para alırdım.
İnsanı varlık yapan ne kadar değer varsa hepsi üzerimden alındı. Ben bir hiç kaldım.
1975 Bingöl doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi orada tamamladım. 17 yaşımda tıp fakültesine girdim. Üniversitede bir yürüyüşe katıldım, bu nedenle 4-5 yıl cezaevinde örgüt üyeliğinden yattım. 16-17 yaşlarında çocukların ölüm orucu yaptığı dönemde bulundum. Örgütü benim kadar iyi kimse bilemez. Daha sonra ayrıştım ve güvenlik güçleriyle görüşmeye başladım. FETÖ dönemine kadar devletle bağlantım vardı.
Zorunlu hizmetimi Esenyurt Devlet Hastanesi'nde yaptım. Orası, bir hekimin günde 100'ün üzerinde hasta baktığı bir yer. Zorunlu hizmetten sonra 2018 yılında Reyap Hastanesi'nde işe başladım. Reyap Hastanesi'nde çalışınca Esenyurt Hastanesi'nde bir geçmişim vardı.
Esenyurt, İstanbul'un en büyük ilçesi. Orada çok fazla tıp merkezi var. Halkın sosyoekonomik seviyesi düşüktür. Mesela bir gebe sadece doğum yapacağı zaman, suyu geldiğinde en yakın tıp merkezine gider. Doğum yapan bir annenin bebeğinin ne durumda olacağını kestiremezsiniz. Bebek kötü olunca da bir an önce sevk etmek isterler.
Önce işletme nedir diye baktığımda, sadece yenidoğan değil, kulak burun boğaz, göz, fizik tedavi... Hatta fizik tedavi, en çok işletmenin olduğu bölüm. Bu yola baktığımda yapabilir miyim diye düşündüm ve böyle başladım.
Sözleşmelerle ilgili ne varsa bana her şeyi sorabilirsiniz, her şeyi size detaylı anlatacağım. İlker Gönen ile tanıştık. Kendisi de nasıl tanıştığımızı anlattı. O da benim gibi çalışmayı seven bir insandı.
Bu operasyon süresince A... Hastanesi dahil birçok hastaneden teklif aldım ama "Yoğunuz" diyerek kabul etmedim. Özel sağlıkta her yerde olan bir durum bu.
Biraz sevklere değinmek istiyorum. 112 dışında sevkleri tıp merkezlerinden aldık. Diğer türlü, 112'de kimseye rüşvet vererek hasta almadık. Bugün siz 112'yi ararsanız, bir tuşla sistem yanıt veriyor.
2023 Temmuz'da operasyon başlamıştı. Bu tarihten sonra kaç hasta sevk edildiği bilgisine 112'den ulaşabilirsiniz. Üstelik hastanın gideceği yere hasta yakını karar veremez.
İstanbul Avrupa Yakası'nda 20'den fazla özel hastane var. Ancak 112'de yalnızca 4 tane küvözlü ambulans bulunuyor. Bu durumda ne yapabilirsiniz?
TAPELERE İTİRAZ ETTİ
Tapelerde çok itirazım var. Birincisi, iki insan konuşuyor... Burada ben kamuya konuşuyorum ama her şeyi söylemem, kafamın içinde bin tane şey geçiyor olabilir, ona göre konuşuyorum. Siz güvendiğiniz bir insana daha rahat konuşursunuz.
Özel hayatta geçen konuşmalar kamuya yansıtıldı. Bunlar kamu ile alakalı konuşmalar değildi. Ayrıca belli yerler kesilmiş.
"BENİ MİLLETVEKİLLERİ DE ARARDI"
Hor görülen sevk sistemi için beni milletvekilleri de arardı, herkes aradı. Çünkü yoğun bakımda yer yoktu.
Tapelerde, iki kişinin konuşmasından sanki bebekler sokaktaymış gibi bir algı yaratıldı. O bebekler kuvözde, ciddi yatırımlar yapılan hastanelerdeydi.
Bir raporla ateşe atıldık. O hastanelerde çalışan binlerce insan işsiz kaldı. Sağlık sistemi sekteye uğradı. Sağlık Bakanlığı ekipleri buradaysa, bizden önce Esenyurt, Beylikdüzü ve Avcılar'daki ölüm oranlarını karşılaştırsınlar. Ben ölüm oranlarının artacağını düşünüyorum.
Yaklaşık 1 aydır haber izlemiyorum. Haber sesi bile benim için bir travma oldu.
Dün Karakoç Bebek hakkında konuşuldu. Yeni doğan bebekler zaten ilk hafta kilo kaybeder, ancak 2. haftada doğum tartısına geri dönerler. Diğer yandan; Kadan Bebek ile ilişkilendirilmem ise tam bir skandal. İlker Gönen ile bebek hakkında konuşuyoruz... Bu tamamen mesleki bir konuşma.
Bu konuşmalardan yola çıkarak deniyor ki bu bebeğin ölümünden Fırat Sarı ve İlker Gönen sorumlu. Ama hasta, doğduktan 1 saat sonra ölmüş.
İstanbul'da çocuk yoğun bakım ünitelerinin sayısı çok az. Allah korusun, birimizin çocuğuna bir şey olsa yer bulmak çok zor.
Gece 2 saat uyurum, gece boyu hastanelere uğrarım. Takip eden polisler de bilir. Hatta bana "Hiç durmuyorsun, hep hareket halindesin" demişlerdi.
Opera bebeğin ölümünde, raporda hastane ismi bile karıştırılmış. Benim geçmişe dönük hastalarımı ve tüm CİMER şikayetlerini incelediler. Onlarda bir şey bulamayınca buraya yöneldiler.
Artık kendimi insan olarak görmüyorum.
Hakimlik nasıl kutsal ise hekimlik de öyledir. Aynı kökten gelir; hekim, hakem… Ben bir hekime nasıl diyebilirim ki "Hastayı taburcu et ya da etme?"
Hemşire arkadaşlar, gençler ve çok özgüvenliler. Konuşurken hep "Ben yaptım, ben ettim" dediler ama gençler... Gençken hepimiz öyleydik.
Benim ölüm oranım, Türkiye'deki hekimlerin ölüm oranının altında. Eğer cani olsam, bu sayı yüksek olurdu.
Hakkınızda bir rüşvet iddiası veya katil olduğunuza dair bir haber çıksa, sizin daha önce yargıladığınız insanlar şüpheye düşer. Bu yüzden Sağlık Bakanlığı'na "Yapmayın" dedim.
Ben basit bir insanım. Bana organ nakli bile dediler. Organ çalma konusunu bile açtılar.
Bu haberlerle, bebeğini yoğun bakıma bırakmış annelerin travmaları yeniden canlanıyor. Anneler haklı, onlara bir şey demiyorum. Onlar da bu durumdan mağdurlar.
"BU OPERASYONDA BİR BEBEK ÖLÜMÜ YOK AMA BAŞKA BİR ŞEY VAR"
Bingöl'de istihbarat görevlisi bir arkadaşım vardı. Bana Vatan Emniyeti'nden iki polis arkadaş yönlendirdi. Onlarla dört saat görüştüm, telefon kayıtları da bende var.
Ben bunları Mali Şube'de söylediğimde herkes cin görmüş gibi oldu. Orada o polislere anlattığım şey şuydu: Bu operasyonda bir bebek ölümü yok ama başka bir şey var. Bu hemşire arkadaşlar asgari ücretle çalışıyorlar ve 300 liraya ilaç satmaya çalışmışlar.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı sanık kürsüsünde! İşte ilk sözleri
İstanbul'da bebekleri haksız kazanç sağlamak için anlaşmalı hastanelere sevk eden ve ölümlerine neden oldukları iddia edilen Yenidoğan Çetesi'nin yöneticileri ve üyeleri, 47 sanıkla birlikte yargılanıyor. Örgüt lideri Fırat Sarı savunmasını yapmaya başladı.
İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden oldukları iddia edilen Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22'si tutuklu, toplam 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması 6. gününde sürüyor.
RENKLİ BİR GÖMLEK GİYMİŞ
Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmada gazeteciler ve avukatlar yerlerini aldı. Adı çetenin lideri olarak anılan Fırat Sarı, salona getirildi. Sarı'nın mavi ve yeşil kareli bir kışlık gömlek giydiği görüldü. Mahkeme Başkanı Sarı'ya sorular yöneltti:
"TEK AMACIM MADDİ GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASI"
TAPELERE İTİRAZ ETTİ
"BENİ MİLLETVEKİLLERİ DE ARARDI"
"BU OPERASYONDA BİR BEBEK ÖLÜMÜ YOK AMA BAŞKA BİR ŞEY VAR"
İDDİANAMEDEN
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
Kaynak: HABERLER.COM
Davut Gürkan'dan, Öğretmenler Günü kutlama mesajı
İMO Bursa Şube’de Kentsel Dönüşümün Yol Haritası Ele Alındı
Bursa'nın bu dağ ilçesinde kar yağışı etkili oluyor!
Aksaray'da dehşet! Uyuyan eşini acımadan öldürdü
Depremden etkilenen işletmelere kredi imkanı
Bakan Tunç'tan Yargı reformu vurgusu!
Bursa'daki lodos zirvede çok daha sert esti
Kar yağışı Bursa'yı etkisi altına aldı
AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç: “Bursa’nın Fethinin 700. Yılı için Heyecanlıyız”
Başkan Ercan Özel'den 24 Kasım Öğretmenler Günü mesajı
Mesut Barzani: Türkiye'deki barışı destekliyoruz
Tarihi Kentler Birliği’nden Osmangazi Belediyesi’ne ödül
Bakan Uraloğlu duyurdu: Kara yolları kışa hazır
Gazeteciyi darbeden belediye meclis üyesi gözaltına alındı
Ev sahibinden çivili sopayla saldırı!